herkes gidiyordu, kalbimi yaktım
alevinden bir damla gömleğime sıçradı
sonra gelip giden neydi? şöyle uzaktan bir baktım -hicran-
öpüşürken çekilen neydi, kıyı ne, güz kimdir -hazan-
kuşlar nereye uçar, nereye akar ırmaklar, sözler nereye -hüzün-
üç kızıydı tanrının bunlar, ellere sor
eller parmakları neden böyle okşar ...
kimin sonu oldum, kimlere son, kimleri çok sevdim
bir yerde oturmanın kuğusunu buldum -masa örtüleri-
bordoyu ikiye bölen elleri -eller-, uzun eski çay bahçeleri
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz?
_Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Yıllardır beni dinleyecek birisini arayıp durdum. Sebebini bilmeden, aradığımı bulursam her şeyin çözüleceğinden emin bir şekilde arayıp durdum. Sanki aradığımı bulursam her şey çözülecek gibi hissettim. Anlatırsam, kelimelerden cümleler oluşturup emanet edersem bütün kasvetim dağılacak sandım. Ama yanıldım. Ya yanlış yerde doğru şeyi arayan bir
“İnsanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor.Ama nereden gelip, nereye gideceğini hep unutuyor.Bir defa geldim, bari tadını çıkarayım demiyor.”